Çanakkale'nin, belki de en önemli kurumu ÇOMÜ!... Bilim insanlarının çalışmaları, öğrencilerin varlığı ve hareketliliği, Çanakkale'yi başka bir seviyeye taşıyor. Öğrencisinin olmadığı bir Çanakkale düşünebilir misiniz? Kent vizyonunu da, "Tarım, turizm ve üniversite kenti" olarak belirlemesi bu yüzden değil mi? Tıp Fakültesinin açılmasında, imkanı olan her kentli destek sağlamadı mı, kampanyalar düzenlenmedi mi? Üniversitenin en küçük bir davetine hangi kurum 'hayır' diyebilir? Kurulduğu günden bu yana kent-üniversite ilişkisi; hep iç içe olmuş, bu ilişkinin kurulmasında ve güçlenmesinde, birinin ötekinden yararlandığı, birinin ötekinden ayrı düşünülmediği bir paradigma yaratılmıştı. Çok ayrıntısına girmesek de 2011-2015 döneminde içi boşaltılan, öğrencisiyle kavgalı, akademisyenini işlevsizleştiren, personelini sürgüne yollayan, ceberut bir kuruma dönüşen, bilimin, sanatın ve kültürün değil, siyasetin arkabahçesi olmuş, yerel yönetimleri ile kavgalı, gazetecileri ile ve demokratik kurumları ile kavgalı bir üniversite haline gelmişti. 2011'de başlayan bu çöküş dönemi, sonraki dönemlerde de düzelmedi, düzeltilmedi. Şimdi yeni bir dönem... Şimdi üniversitenin, Çanakkale'yi ve üniversiteyi bilen, sorunları ve yapılması gerekenleri bilen, Çanakkaleli rektörü var; Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu...
ÇOMÜ Rektörlüğü görevinde 5'inci ayı dolduran Erenoğlu ile neler yaptıklarını, neleri planladıklarını ve kent-üniversite ilişkisine dair düşüncelerini konuştuk.
Rektörlük görevine geldikten sonra yaptıklarını, nasıl bir anlayış ile hareket ettiklerini dile getiren Prof. Dr. Erenoğlu, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin içinden atanan bir akademisyen olarak rektörlük görevinde bulunmanın kendisi için çok önemli olduğunu söyledi. Erenoğlu, “Temel amacımız; eğitim, öğretim, araştırma, planlama, sosyal ve toplumsal katkı sağlamak. Biliyorsunuz üniversitenin üç misyonu, bu üç misyonu da Çanakkale başta olmak üzere bölgeye ve ülkeye fayda sağlayacak, katma değer oluşturacak ve hizmet oluşturacak şekilde gerçekleştirmeyi planlıyoruz, temel amacımız bu. Öğretim üyelerinin her anlamda ürettiği somut ya da soyut olsun, tüm bilimsel birikimi ve çalışmaları, kentimiz için yarar sağlaması amacıyla yapmayı gerekli görüyoruz. Sadece bilimsel faaliyetler, etkinlikler ya da AR-GE değil; sosyal, kültürel, sportif alanlardaki tüm faaliyetlerimizi Çanakkale’de gerçekleştirmek istiyoruz. Mesela üniversitemizin sempozyumlarını Çanakkale’de gerçekleştireceğiz. Çanakkale’nin meydanları, konser alanları, sergi alanları, konferans salonlarını aktif olarak kullanacağız, yani üniversiteyi kente indireceğiz. Kentin de beklentileri bu yönde” ifadelerini kullandı.
"Rektör olunca, sadece merkezin değil, aynı zamanda tüm ilçelerin rektörü oluyorsunuz" diyen Erenoğlu, bu anlayışla çalıştaylar yaptıklarından bahsetti. Bugüne kadar yedi ilçede çalıştay yaptıklarını söyleyen Erenoğlu, bu çalıştayların spesifik ve tematik olduğunu vurguladı. Erenoğlu, "Kamu ve özel sektörden, üreticilerden beklentileri aldık, bu beklentiler doğrultusunda çalışmalar gerçekleştiriyoruz, hedefliyoruz. Üniversitemizin ÇOBİLTUM dediğimiz merkez laboratuarında çalıştaylar yaptık. Ziraat odalarını, özel sektörü, kamuyu, üreticileri topladık. Kabiliyetlerimizi onların beklentileri yönünde, neredeyse sıfır maliyet dediğimiz ya da kar marjı gözetmeksizin akredite laboratuarlarımızı Çanakkale'nin hizmetine sunduk. Coğrafi işaretli ürünlerin üretilmesi noktasında, gerçek anlamda Çanakkale topraklarında üretilebileceği bir model oluşturuyoruz. Çanakkale'yi kıyı, kara ve su sporları merkezine dönüştürmek için spor birliğini kurduk. Takım kurduk, öğrencilerimizin, personellerimizin ve halkın spor yapacağı bir ekosistem oluşturuyoruz. Üniversiteye bir spor vadisi projemiz var. Camiinin arkasında bulunan 60 dönümlük vadiyi, bakanlığımıza sunduk, destek de aldık. Dolayısıyla öğrencilerin, halkın ve personellerin zaman geçireceği bir alan olarak düzenleyeceğiz. Yürüyüş yolları, tenis kortları, halı sahalar, piknik alanları vb tarza bir konsept hazırladık. Dardarnos'ta kapalı yüzme havuzunu tekrar açıp faaliyete sunduk. 7'den 70'e yüzme kurslarına başlıyoruz, halka açık olacak çok düşük maliyette. 28-29 Ekim'de 24 takım 40 sporcu ile bir su altı hokeyi turnuvası yaptık uluslararası düzeyde. Burada amacımız, pek çok etkinlikle, Çanakkale'de ortalama konaklama 1.7 gün biliyorsunuz, bunu 2'lere 3'lere çekeceğiz. Üniversite kazanacak, öğrenci motive olacak, hareket gelecek. Çanakkale'nin ekonomisi kazanacak. Sempozyum başkenti haline getireceğiz, her bir dekan hocamızı talimatımızı verdik, her fakülte yılda en az bir defa uluslararası sempozyum yapacak, bu da konaklama sayısını arttıracak. Çanakkale'nin otomatik olarak bir tanıtımı olacak, Çanakkale'ye gelenler birer kültür elçisi olacaklar" dedi.
Erenoğlu, "İki temel hedefimiz var; biri kalite odaklı, yaptığı her işi ile eğitim, öğretim, AR-GE ve toplumsal katkı ile her yere ulaşan, sadece Çanakkale'ye değil ülkeye ulaşan, belki uluslararası düzeyde bir üniversite, uluslararasılaşmış bir üniversite, bu da önemli. Şu anda 3 bin yabancı uyruklu öğrenci sayımız var, yüzde yüz arttırmayı düşünüyorum. Bununla ilgili programlarımız var, yakın ülkelere; Kafkas Coğrafyası, Türk Dünyası Coğrafyası, Balkan Coğrafyası ve Afrika Coğrafyası. Oralarda fuarlara katılacağız üniversite olarak. Eğitimimiz çok iyi; teorik ya da uygulamalı olsun. Artı 3+1 ve 7+1 modeline geçiyoruz; öğrencimiz yedi yarıyıl sınıfta teorik uygulamalı derslerini verdikten sonra 8'inci yıl nerede? Sahada, ofislerde, sanayilerde olacak. Sektörün de beklediği bu, nitelikli eleman, nitelikli ara eleman. Birimlerle fakültelerle özel sektörü eşleştirdik. Öğrenci birinci sınıfa geldiğinde motivasyonu veriyoruz. Endüstri mühendisliği bölümünde okuyan bir öğrenci, Kale'de işbaşı eğitimine başlayacak sekizinci yarıyılda, Kale diyecek ki; 'İngilizce öğren, şu dersleri öğren, sosyal yönden de gelişmişsen ben seni işbaşı eğitimine alıyorum...' Bitiminde de iş garantisi oluyor" dedi.
"Geçen Çarşamba günü dış paydaş toplantısı yaptık, çok yoğun bir katılım vardı" diyen Erenoğlu, "Herkes çok çalışıyor. Stratejik planımızı yeniledik; 2024-2028 arasında uygulayacağımız üniversitenin modeli bu. Stratejik planı sunduk. Herkes, iletişime geçerek 'bu konuda ne yapabiliriz?' diye soruyor. Protokoller imzalıyoruz, uluslararası danışma kurulu oluşturduk farklı üniversitelerden farklı ülkelerden, yılda iki kere yüz yüze toplantı yapacağız. Ulusal danışma kurulu oluşturduk, farklı kentlerden, farklı üniversitelerden. Özel sektörle çok iyi çalışıyoruz, kamu ve STK'larla İçişleri Bakanlığı Projesini hayata geçiriyoruz. Sanırım kentte büyük bir boşluk ve beklenti varmış, o boşluğu hep birlikte dolduruyoruz, yapacak çok iş var" ifadelerini kullandı.
"İki tane fakülte projemiz var, bunların biriyle ilgili Burdur'a gittik" diyen Erenoğlu, "Biga-Bandırma havzasında hayvancılık çok iyi, kırmızı et, küçükbaş, büyükbaş yoğun olarak yapılıyor. YÖK Başkanı'ndan talimat aldım; 'Veterinerlik Tıp Fakültesi' kuracağız dedim, o zaman 'Hayvan Hastanesi'ni de Türkiye'nin en iyisini yapacaksınız' dedi. İki tane yer var biri Siirt, devletin orada yatırımı var, iki numarada Burdur'daki Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi. İki hafta önce Burdur'a gittik, Rektör Yardımcım, Ar-Ge planlamadan sorumlu koordinatörüm ve Şadan Doğan ile birlikte yerinde gördük. Türkiye'nin en iyisi bu, projelerini aldık, şu anda projeleri çiziliyor. Biga bu konuya sahip çıkacak, üniversite ile birlikte Türkiye'nin en iyi Veteriner Tıp Fakültesi ve Hayvan Hastanesini yapacağız Biga'ya" dedi. Diğer fakülte çalışmalarının devam ettiğini, kent için önemli sürpriz bir fakülte olacağını, ancak ne olduğunu daha sonra açıklayacağını söyledi.
"Üniversitenin Çanakkale'ye dönük yüzlerinden biri hastane" diyen Erenoğlu, "Hastane ile özel bir çalışmamız var; hastaneyi üçüncü basamak bir sağlık kurumuna yakışır bir şekilde, sağlık turizmini de sunacak nitelikli sağlık hizmeti ile güçlendireceğiz. Özellikle bazı branşları öne çıkarıyoruz, 'Tüp Bebek' konusuna çok önem veriyoruz, tüp bebek turizmi yapacağız. Tüp bebek tedavisinde konfor çok önemli, insanlar Bursa'ya, Balıkesir'e, İstanbul'a gidiyor tedavi için. Oradan buraya tersine bir şekilde insanları almamız gerekiyor, özel bir çalışmamız var, zaten yakın zamanda da meyvesini almaya başlayacağız" şeklinde konuştu.
Erenoğlu, "Biz öğrencilerle sürekli olarak zaman geçiriyoruz, yürüyüşlerin ya da gösterilerin olduğu dönemde Emniyet Müdürümüz ile birlikte yurtlardaydık. Bu çocuklar bizim çocuklarımız, sahip çıkmamız, boşlukta bırakmamamız lazım, onlarla zaman geçirmemiz, onlara dokunmamız lazım. Yurt bahçesine gidiyorsunuz, 3-4 bin tane kız çocuğu. Onlara yakın durdukça onlara da motivasyon oluyor. Dokunmak lazım insanlara. Problem her yerde problem. Bazı kısımları çözemeyebiliriz, ekonomik problemler ortada ama yemekler konusunda en uygun, en düşük ücretlerden biri de bu üniversitede. Öğrencilerin kampüste ve kentte kaliteli zaman geçirmeleri için projeler geliştirmek lazım, bunları yapıyoruz. Her birim yöneticisi ile PDR'leri aktif kullanıyoruz, birim bazında, bölüm bazında üniversitenin psikolojik danışmanlık rehberlik bölümleri var, hastaneden de görevlendirme yaptık. Daha öncesinde 6 buçuk sene Ezine MYO'da Müdürlük yaptım, orada aktif olarak görüşme formlarını kullanıyorduk. Öğrencilerle görüşüp yazılı ya da sözlü anketler, mülakatlar yapılıyordu. Oradan o kadar değerli şeyler çıkıyordu ki. Yurtların birinde problem sağlıkmış, revir var ama doktor yok, aile hekimliğimde 43 tane asistan doktorum var, imzaladım, göreve başladılar. Gitmesem haberim olmayacak, birçok konu bize gelemiyor ne yazık ki çeşitli nedenlerden ya da bizim yoğunluklarımızdan dolayı, dokunmak lazım, hep sahadayız, olması gereken de bu" ifadelerini kullandı.
Rektör Erenoğlu, "En çok eksiklik olarak görülen nokta; kaliteli zaman geçirecekleri mekan eksikliklerini ve bölümleri ile alakalı AR-GE faaliyetlerinde yer almak istediklerini belirttiler. Spor vadisi projelerimiz hayata geçirmeye çalışıyoruz, mevcut salonları iyileştiriyoruz, kütüphaneyi iyileştiriyoruz. Alansal ve mekânsal iyileştirmeleri planlıyoruz, tabi ki belli bir bütçe ve plan dahilinde. Ön lisans, lisans, yüksek lisans düzeyindeki öğrenciler, AR-GE faaliyetlerinde yer alacakları, onların özgeçmişlerini güçlendirecek TÜBİTAK projelerinde yer alıyorlar. Öğrenciler de bir misyon edinmiş olacaklar, firmalarla görüşüyoruz, ara elemanın yanı sıra sosyal anlamda kendini geliştirmiş eleman istiyorlar. Sosyal transkript uygulamasını hayata geçirdik, Türkiye'de ilklerdendir. Öğrenci eğitim hayatı boyunca yer aldığı, sosyal, kültür, sportif, sanatsal faaliyetleri belgelendiriliyor, öğrenci bilgi sistemine giriyor, kendi akademik kurulları onaylıyor, mezuniyetinde sosyal transkript veriyoruz. Bu öğrenci sosyal anlamda kendini geliştirmiştir diye. Biz bu çocukları sadece bir öğrenci olarak değil yarı zamanlı personel olarak konumlandırmamız gerekiyor, sadece derse girip çıkmakla öğrenci olunmuyor. Olay kişinin kendini her yönden geliştirebilmeli. Senato, öğrenci, baro, personel korosu kurduk. Bu ekosistemin içerisinde öğrenciyi her anlamda konumlandıracağız" dedi.
"Benim Çanakkale halkından özel beklentim şu; üniversitelerine, kentlerine sahip çıkmaları. Çanakkalelilerin desteği olmadan bu iş olmaz" diyen Erenoğlu, "Projelerle gelsinler. Sadece şikayet değil, iyiyi nasıl daha iyi yapabiliriz, güzeli nasıl daha güzel yapabiliriz. Biz o projeleri hep birlikte hayata geçirelim, yoksa herkes şikayetçi, ben de atandım mesela, nereye elimi atsam elimde kalıyor, üniversiteden hiçbir şey olmaz, oturup dört sene hiçbir iş yapmayayım. Yönetici olmak lazım, Çanakkale halkının da üzerine düşeni fazlasıyla yapacağına inanıyorum ve görüyorum. Kordona çıkıyorum, insanlar tanıyor ve fotoğraf çektiriyorlar, bunlar güzel şeyler, insanlar üniversitedeki değişimin de farkında. Kadınları, dezavantajlı bireyleri, liseden mezun olup da iş sahibi olmayan genç işsizleri ekonomiye kazandırmak amacıyla kooperatif eğitimleri verebiliriz. Kıyı, kara ve su sporları başkenti haline getireceğiz Çanakkale'yi. Yelken Federasyonu Başkanını ağırladım, onunla görüştüm; yelken, kano ve kürek takımı kurduk. Bunlar sadece üniversite için değil kent için de yapılan şeyler. Avrupa Birliği proje sayısı geçen hafta 200'ü geçti, TÜBİTAK Proje sayısı ciddi anlamda arttı. Akademisyenler de dönüşümün farkında ve bize ayak uydurmaya çalışıyor. Onların en büyük eleştirisi şu; 'hocam çok hızlı gidiyorsunuz' diyorlar ben de 'o zaman benim önümden koşacaksınız' diyorum. Nitelikli hocalar getiriyorum teknik üniversitelerden, yurtdışından ve her alandan hocalar. Kente katkı sağlayacak akademik personel sayısını arttırmaya çalışıyoruz, hem nitelik hem de nicelik olarak" ifadelerini kullandı.