İYİ Partili Uz; “Bu mu sizin yerli milliliğiniz?” 

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın plan bütçe görüşmelerinde Türkiye’nin yenilenebilir enerji konusundaki yetersizliğini ve dışa bağımlılığını eleştirdi. Uz, “Bu mu sizin yerli milliliğiniz?” diye sordu.

1200

İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın plan bütçe görüşmelerinde söz aldı. Uz, “Hani elektrikli araba ürettin ya! Manganez, Nikel, Grafit, pil yapacak madenleri de mi (kobalt, manganez, nikel, alüminyum, grafit) dışardan alacaksın? Bu mu sizin yerli milliliğiniz?” dedi.

“Danimarka, Uruguay, Litvanya… Dünya Nerede, Türkiye Nerede?”

Uz, dünyada artan enerji talebine karşılık, güneş, su, rüzgar gibi temiz enerji kaynaklarından faydalanmada öngörülü ülkelerin başarılı örneklerini verdi. Uz, “Bildiğiniz üzere dünya çapında artan sanayileşme, nüfus, tüketim harcamalarının yanı sıra teknolojik gelişmeler gibi sebeplerden dolayı enerjiye talep her geçen yıl yüzde 4-5 oranında artmaktadır. Malumunuz üzere bu enerjiye ulaşım kaynakları 2’ye ayrılmaktadır. Yenilenebilir ve yenilenemez olarak. Şimdi bakalım güneş, su, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yani temiz enerji kaynaklarından faydalanmada dünya nerede? Türkiye nerede? Dünya bizden maalesef elbette çok ileride. Pek çok açıdan birbirinden farklı 8 ülke. Bazısının gelir düzeyi yüksek bazısının gelir düzeyi düşük, bazısının nüfus yoğunluğu az bazısının nüfus yoğunluğu çok. bunlar Danimarka, Uruguay, Litvanya, Namibya, Hollanda, Filistin, Ürdün ve Şili, güneş ve rüzgar enerjisi üretimini yüzde 12’den yüzde 41’e çıkarmayı hızlı bir değişimle başaran öngörülü ülkelerin başında geliyor” dedi.

“Rüzgar tribünlerimizi kendimiz üretemiyoruz”

Uz, Türkiye’nin rüzgar enerjisi üretiminde geri kaldığını ve rüzgar tribünlerinin büyük bir kısmını yurtdışından aldığını belirtti. Uz, “Danimarka’da kişi başına düşen rüzgar santrali kurulu gücü 1218 Watt iken bizde 129 watt, 30’uncu sıradayız. Avustralya’da kişi başına düşen güneş santrali kurulu gücü 716 watt iken bizde ise 98 watt’tır. 35’inci sıradayız. Aslında öyle şanslı bir ülkeyiz ki, Allah bize güneşin bakısı, rüzgarın her yönünü bahşetmiş. Ama biz hala rüzgar ve güneş enerji üretiminde hala belirttiğim ülkeler gibi hızlı bir gelişme sağlayamıyoruz. Evet yenilenebilir enerjide yol kat etmeye çalışıyoruz güzel ama bu şekilde hızlı ve sağlıklı yol kat etmemiz imkansız? Neden? Araştırma ve geliştirmeye gerektiği kadar kaynak ayırmıyoruz, rüzgar enerjisi üreticilerini yeteri kadar teşvik edemiyoruz. Rüzgar tribünlerimizi kendimiz üretemiyoruz. Hadi bu konuda geriyiz bu konuda ileri olan Danimarka’yı örnek alsak yeter.” dedi.

“Enerjide dışa bağımlıyız”

İYİ Partili Uz, bahsettiği bu ülkelerin 1970’li yıllardan itibaren rüzgar endüstrisini ciddi anlamda geliştirmeye başladığını belirterek, “Araştırma ve geliştirmeye diğer ülkelere göre çok daha fazla pay ayırdı. Üreticileri ciddi destekleyici yasalar çıkardı. Ve en büyük rüzgar tribünü üreticisi Vestas’ı kurdu. Biz de nasıl? Rüzgar tribünlerimiz belli başlı firmalar tarafından yurtdışında üretiliyor. Tribün aldığın yabancı firma, seni kendine bağlamak için sözleşmelerle kurulum, işletme, yedek parça gereksinimlerini bu yurtdışındaki firmalardan sağlamak durumunda bırakıyor. Böylece bağımlılığımızı azaltabilecek aksiyonları almaya çalışırken yine dışa bağımlı oluyoruz” diye belirtti.

“Bu mu sizin yerli milliliğiniz?”

Madencilik sektörünün Türkiye’de kaçınılan bir alan haline geldiğini belirten İYİ Partili Uz; “Hani elektrikli araba ürettin ya! Manganez, Nikel, Grafit, pil yapacak madenleri de mi (kobalt, manganez, nikel, alüminyum, grafit) dışardan alacaksın? Bu mu sizin yerli milliliğiniz? Değerli arkadaşlar, yeraltı kaynaklarımızı kullanmamız gerekliliği bu kadar ortada iken (şunu da belirtmeliyim ki hükümet tarafından iyi uygulanıp denetlense dünyanın en sıkı mevzuatlarına da sahibiz) Hükümetin denetim eksikliği, yaptığı adamcılık yüzünden madencilik ülkemizde öcü haline geldi. İşte bu denetim eksiklikleri yüzünden; yol kenarlarında gördüğümüz yarım bırakılmış hammadde ocakları, taş ocakları içimizi karartıyor. Kontrolsüz tedbirsiz bırakılan maden atıkları sularımızı toprağımızı kullanılmaz hale getiriyor. Zonguldak’da, Soma’da Ereğli’de Bartın’da yüzlerce canımıza mal oluyor” diye ifade etti.

“Madenciliği layıkıyla yapamaz mıyız?”

Madenlerde iş güvenliğinin önemine dikkat çeken Uz, “Dünyanın en büyük kömür üreticisi Çin’de 100 milyon ton üretimde vefat sayısı 127, Amerika’da 6 olurken bizde sayı Amerika’nın 120 katı 722’ye yükseliyor. Bu maden facialarının nedenleri göçük, yangın, grizu patlaması. İşte sen tedbirini aldırıp, aldığın tedbirleri denetlesen bu canlar aramızda olurdu hala. Bütün bu kötü örneklerden sonra halkımız da haklı olarak madenciliğe mesafeli. Bunlar kimin suçu elbette sizin suçunuz. Peki madenciliği layıkıyla yapamaz mıyız? Elbette yaparız; İzinleri sarayın tek elinden çıkarsak, yatırımcı anayasal hakla ve kanunla düzenlenmiş ruhsat güvencesine sahip olsa alınan tedbirleri adam gibi denetlesek. Her türlü etki azaltıcı önlemleri, (mesela toz, gürültü, biyoçeşitlilik, rehabilitasyon gibi faaliyetleri) dünyanın diğer iyi örneklerindeki gibi alsak, yer altı zenginliklerimiz, ülke ekonomisine kazandırılacak, döviz ülkede kalacak, katma değer ve istihdam sağlanacak. Halkımız da madencilikle barışacak” dedi.(Damla Yeltekin-Yusuf Sonkurt)

Paylaş