damlayeltekin@gmail.com
Başımıza bu dünya gezegeninde ne çok iş geliyor değil mi? Her gün A noktasından B noktasına giden bir insan, bir de bakıyor ki alfabesine bile olmayan X noktasında. Peki nedir bu X?
Hayatımızdaki neredeyse her şey çok sayıda değişkenle birlikte
bir fırtına içinde dönüşüm halinde seyrediyor.
Bazen doğrudan bizim hayatımızda olan mevzular, kimi zaman
toplumsal felaketler; bakış açımıza etki ederek yol alıyor. Bizim
kim olduğumuza ya da kim olmak istediğimize dair bir ekleme
yapıyor.
İş, aşk, hayat, aile, geçim sıkıntısı, yokluk, felsefe, seçimler, yerel seçimler, kazalar, kadın cinayetleri, çocuk işçiler ve gelinler…
Bir dolu şey söyledik değil mi?
Olasılıklar bavulu tam da böyle bir şey. Bizim olsalığımız nerede?
Bütün bunlara, önümüzdeki haftalarda geçmesine geçeceğiz. Ama bu yazı dizisinin nereden çıktığını da hemen anlatalım.
Çağan Irmak’ın yönetmenliğindeki “Nadide Hayat” filminde geçiyor bu iki kelime.
İlk çıktığında izlediğim bu film, bende bir kapı açtı. Düş ile fikir ile gönül arasında bir yerde gerçekleşen olasılıklarla ilgili. Demet Akbağ şu cümleyi kuruyor; “olasılıklar bavulundan, herkesin mutlaka olmalı.”
Olasılıklarımız çok. Bugün, yarın ve belki de dün olan bir olayın ardından başımıza gelebilecek talihsizlikler ve şansların neler olabileceğine dair fikrimiz dahi yok.
Kombinasyonlara karşı ne kadar güçlü duracağımıza da.
A noktasından B noktasına giderken başımıza gelebilecek çoğu şey
için
A noktasından B noktasına giderken yol haritamızı kaybetme
ihtimalimizi de gözeterek
A noktası ya da B noktasının ortadan kaybolma ihtimaline karşı;
bavulumuzdan başka bir olasılık çıkarmaktan başka çare yok.
Bu nedenle bir olasılıklar bavuluna ihtiyaç var.
Bavulun içinde bolca olasılığa…
Ve birde...
Diyalektiği iyi kuymaya ihtiyaç var.