dyt.elifkavak@gmail.com
Sürdürülebilirlik, yaşadığımız çevre ile uyum içinde olma, kaynaklarımızı denge içinde doğal bir şekilde koruma, doğadan aldığımızı geri yerine koyabilme ve bizden sonraki nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı benimsemektedir. Özellikle insanların gıda üretiminde hatalı uygulamaları sonucunda ortaya çıkan gıda atıkları veya gıda israfı gıda güvencesinin riske girmesine, biyoçeşitliliğin, toprak ve tatlı su kaynaklarının azalmasına sebep olmaktadır.
Karbon ayak izi kavramı insanların faaliyetlerinin sonucunda çevreye verdiği zararın ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Bir besinin karbon ayak izi, o besinin üretiminden tüketimine kadar olan bütün aşamalardaki toplam sera gazı emisyonlarını ifade etmektedir. Örnek vermek gerekirse et ürünleri, tahıl veya sebze ürünlerine göre daha büyük karbon ayak izine sahiptir. Örneğin, 1 kg sığır eti üretimi için 99.48 kg eşdeğeri karbondioksit emisyonu ortaya çıkarken, bu değerler 1 kg elma için 0.43, 1 kg patates için 0.46 kg’dır.
Sürdürülebilir beslenme yalnızca bir beslenme tarzı olmanın ötesinde, çevresel etkileriyle birlikte sağlıklı beslenme ve beslenme yeterliliği, uygun fiyat ve diyetlerin kültürel açıdan kabul edilebilirliğinin değerlendirilmesi anlamına gelmektedir. Sağlıklı ve sürdürülebilir yaşamı her koşulda destekleyen bir yaşam biçimidir.
Sürdürülebilir ve sağlıklı beslenme kişilerin yaşamları boyunca fiziksel, ruhsal ve sosyal iyilik halinde yaşamlarına devam etmelerini; yetersiz ve sağlıksız beslenme sonucunda obezite, bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar, besin ögesi yetersizliklerinden dolayı ortaya çıkabilecek kötü beslenme sorunlarının önlenmesinde fayda sağlayan yaşam tarzımız haline getirmemiz gereken bir beslenme modelidir.
Gıda, Tarım ve sağlık odaklı çalışan kuruluşlar hem içinde yaşadığımız gezegenimizi hem de insan sağlığını sağlıkla besleyecek sürdürülebilir diyetler ve sürdürülebilir gıda sistemleri hakkında farkındalık yaratmak amacıyla rehberler ve modeller geliştirmektedirler.
Akdeniz Diyeti: Akdeniz diyeti sağlık, çevresel ve kültürel uygunluğundan dolayı insanlara teşvik edilmesi gereken sürdürülebilir beslenme modeli olabileceğini söyleyebilirim. Bitkisel kaynaklı besinlerden olan baklagiller, tahıllar, sebze ve meyveler, yağlı tohumlar yüksek miktarda tüketilirken; balık ve beyaz et, yumurta, süt ve süt ürünlerinin daha ılımlı miktarlarda tüketilmesini içeren Akdeniz diyeti kırmızı ve işlenmiş etleri veya şekerli gıdaların tüketimini kısıtlayan bir diyet örüntüsüdür. Diyetin içerdiği yağ genellikle zeytinyağıdır.
Yapılan çalışmalar sonucunda Akdeniz diyet modelinin sadece kardiyovasküler hastalıkların önüne geçmesinde değil aynı zamanda obezite, tip 2 diyabet, metabolik sendrom, kanser gibi hastalıkların önlenmesinde de fayda sağladığı doğrulanmıştır.
DASH Diyeti: Genelde özellikle hipertansiyon hastalarına önerilen diyet modelidir. DASH diyetinde sebze ve meyveler, tam tahıllı ürünler, sağlıklı yağlar ve yağlı tohumlar, kaliteli protein tüketimi oldukça önemlidir. Süt ve süt ürünleri yarım yağlı tercih edilebilmektedir. Kırmızı et veya işlenmiş etler yerine kümes hayvanları veya balık tüketmek daha doğru bir tercih olacaktır.
Kişilerin günlük sodyum alımı 2300-2400 mg ile sınırlı miktarda önerilmektedir. Yani günlük ihtiyacımız 1 çay kaşığı kadar tuzdur. Yüksek tansiyonu olan bireylerde bu Sodyum miktarı 1500 mg ile sınırlandırılır. DASH diyetine uyum sağlayan bireylerde vücut ağırlığı ile birlikte kalp yetmezliği ve kardiyovasküler hastalık riskinin de azaldığı gözlemlenmiştir.