Türkiye’nin dış ticaret açığı, ağustos ayında 109,5 milyar dolara ulaşarak tarihinin en yüksek seviyesine çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre, ağustosta ihracat yüzde 1,6 artarken, ithalat yüzde 6,9 azaldı. Ancak bu durum dış ticaret açığını azaltmaya yetmedi. Dış ticaret açığı yılın ilk sekiz ayında yüzde 11,9 artarak 82,3 milyar dolara yükseldi. Uzmanlar, dış ticaret açığının yıl sonunda 120 milyar doları aşabileceği uyarısında bulundu.
TÜİK ve Ticaret Bakanlığı’nın ortaklaşa yayımladığı verilere göre, Türkiye’nin ağustos ayındaki ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,6 artarak 21,6 milyar dolar oldu. İthalat ise yüzde 6,9 azalarak 30,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece dış ticaret açığı yüzde 23,1 azalarak 11,3 milyar dolardan 8,7 milyar dolara indi. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 65,4’ten yüzde 71,4’e yükseldi.
Ağustos ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu. Almanya’ya yapılan ihracat 1,8 milyar dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; ABD (1,3 milyar dolar), Irak (1,1 milyar dolar), Birleşik Krallık (1 milyar dolar) ve İtalya (877 milyon dolar) takip etti. En fazla ithalat yapılan ülke ise Çin oldu. Çin’den yapılan ithalat 2,7 milyar dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; Rusya (2 milyar dolar), Almanya (1,8 milyar dolar), ABD (1,4 milyar dolar) ve Fransa (1 milyar dolar) izledi.
Türkiye’nin uzun süredir devam eden ve rekor seviyelere çıkan dış ticaret açığının birçok nedeni bulunmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır:
Türkiye’nin enerji ihtiyacının büyük bir kısmını ithal etmesi: Türkiye’nin enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 75’i ithal kaynaklardan karşılanmaktadır. Bu durum hem enerji faturasını hem de cari açığı artırmaktadır. Özellikle petrol ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi, enerji ithalatını daha pahalı hale getirmektedir.
Türkiye’nin sanayi üretiminde ithal girdiye bağımlı olması: Türkiye’nin sanayi üretiminin yaklaşık yüzde 60’ı ithal girdilere dayanmaktadır. Bu durum, sanayi üretim maliyetlerini ve ithalat bağımlılığını artırmaktadır. Ayrıca, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, ithal girdi fiyatlarını etkilemekte ve sanayi üretimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Türkiye’nin katma değeri düşük ürünler ihraç etmesi: Türkiye’nin ihracatının büyük bir kısmı, tekstil, hazır giyim, otomotiv, demir-çelik gibi katma değeri düşük veya orta düzeyde olan ürünlerden oluşmaktadır. Bu ürünler, uluslararası piyasalarda rekabet gücü düşük ve fiyat dalgalanmalarına maruz olan ürünlerdir. Bu nedenle, Türkiye’nin ihracat gelirleri istikrarlı değildir. Ayrıca, Türkiye’nin yüksek teknoloji ürünleri ihracatı da oldukça düşüktür. Bu durum, Türkiye’nin küresel değer zincirindeki konumunu zayıflatmaktadır.
Türkiye’nin dış ticaret açığı, ekonomik ve sosyal açılardan birçok olumsuz etki yaratmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır:
Türkiye’nin cari açığını artırması: Dış ticaret açığı, cari açığın en önemli bileşenidir. Cari açık, bir ülkenin dışarıya verdiğinden daha fazla mal ve hizmet aldığını gösterir. Cari açık, bir ülkenin dış borçlanmasını artırır ve döviz rezervlerini azaltır. Bu durum, bir ülkenin dış finansman ihtiyacını ve kırılganlığını artırır. Ayrıca, cari açık, bir ülkenin milli gelirinin bir kısmının yurt dışına transfer edilmesine neden olur.
Türkiye’nin büyüme performansını düşürmesi: Dış ticaret açığı, bir ülkenin toplam talebini azaltır ve büyüme hızını yavaşlatır. Dış ticaret açığı veren bir ülke, ithal ettiği malların üretimine katkıda bulunamaz ve istihdam yaratamaz. Ayrıca, dış ticaret açığı veren bir ülke, ihracat pazarlarında rekabet gücünü kaybeder ve dış talepten yararlanamaz.
Türkiye’nin enflasyonunu artırması: Dış ticaret açığı, bir ülkenin para arzını artırır ve enflasyonu yükseltir. Dış ticaret açığı veren bir ülke, ithal ettiği malları karşılamak için daha fazla döviz talep eder ve yerel para biriminin değerini düşürür. Bu durum, ithal malların fiyatlarını artırır ve maliyet enflasyonuna neden olur. Ayrıca, dış ticaret açığı veren bir ülke, iç talebi karşılamak için daha fazla para basar ve talep enflasyonuna neden olur.