Türkiye’de 2016’den beri saatler geri alınmıyor      

2016 yılından itibaren Türkiye’de uygulanmamaya başlayan Kış Saati Uygulaması en çokta gelişim çağındaki çocukları etkiliyor. Konuya ilişkin konuşan Medical Park Çanakkale Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cabir Alan; “Güneş doğmadan okula giden çocuklar, işe gitmeye çalışanlar ve daha nice problemlerin getirisi olan bu kararın psikolojik etkileri dikkate alınmıyor” dedi.

1340

Kış saati uygulaması, gün ışığının daha erken saatlerde kullanılabilmesi amacıyla saatlerin saat geri alınmasıdır. Bu uygulama kapsamında enerji tasarrufu ve insanların yaşam koşulları bu uygulama içerisinde oldukça önemli bir yere sahip. Öte yandan Türkiye’de kış saat uygulaması 2016 yılından itibaren uygulanmamaya başladı. Uygulanmama nedeni olarak enerji tasarrufu sağlaması olarak gösteriliyor. Uygulamanın insan yaşamına nasıl yansıdığına, özellikle gelişim çağındaki çocuklar üzerindeki etkilerine dair Çanakkale OLAY Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Medical Park Çanakkale Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cabir Alan; “Son zamanlarda özellikle her yaştan bireyin dile getirdiği bir durum var ki, sabahları uyanabilmek, okula-işe giderken uykuya yenik düşmeden oraya varabilmek çok zor bir hale geldi, bunun da sebebi saatlerin geri alınmaması” şeklinde konuştu.

“Bu kararın psikolojik etkileri dikkate alınmıyor”

Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla uygulanan Kış Saati Uygulamasının 7 senedir Türkiye’de uygulanmaması ve insanların yaşam koşullarına nasıl yansıdığına ilişkin açıklamalarda bulunan Medical Park Çanakkale Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cabir Alan; “Bu süreçte insanların yaşam koşulları dikkate alınmamıştır. Güneş doğmadan okula giden çocuklar, işe gitmeye çalışanlar ve daha nice problemlerin getirisi olan bu kararın psikolojik etkileri dikkate alınmıyor. Çocuklardan en az 45 dakika boyunca bir tahtaya bakıp, işlenen konuya odaklanmaları, bu konuyu zihinlerinde tutup örnekler üretmeleri, sorular sormaları beklenir. İnsan kaç yaşında olursa olsun bir beceri sergilemesi gerektiğinde uygun koşulların hem içsel hem dışsal olarak sağlanması gerekir. Dışsal faktörler daha çok çevresel faktörlerle alakalıdır. Bunlar, iyi alınmış bir uyku, kahvaltı yapmış olmak, derse önceden hazırlıklı olmak gibi saymakla bitmeyecek kadar çok etkeni içerir. Ancak son zamanlarda özellikle her yaştan bireyin dile getirdiği bir durum var ki, sabahları uyanabilmek, okula-işe giderken uykuya yenik düşmeden oraya varabilmek çok zor bir hale geldi, bunun da sebebi saatlerin geri alınmaması” ifadelerini kullandı.

“Odaklanmaya engel unsurlardan biridir”

İkili eğitim yapan okullardaki çocukların bu durumdan ciddi şekilde etkilendiğinin altını çizen Alan; “Yetişkinlerin bile adapte olmakta zorlandığı bu durumun özellikle sabah saatlerindeki dersleri kayıp hale getirdiğini belirterek; “Güne, görece daha geç başlayan çocukların bir nebze daha az etkilendiklerini söyleyebiliriz ancak iki kademeli öğretim yapan okullarda, yani sabah 8.30-13.30 benzeri bir düzenle öğrenim yapmak durumunda olan çocuklar günün o saatlerde hâlâ karanlık olmasından maalesef olumsuz yönde etkilenmekte. Bizlerin yetişkinler olarak bile adapte olmakta zorlandığı bu düzen, çocukların uyum sağlaması çok daha güç hale gelmiş, günün ilk saatlerini kayıp olmadan atlatabilmeleri neredeyse imkânsızlaşmıştır. Çocuk, uykusunu almış olsa bile, henüz zaman mevhumu olmadığı için ve günü, aydınlık olduğunda okula gidilen dilim, geceyi ise eve dönme-uykuya hazırlanma dilimi olarak algılar. Sabah kalktığında hâlâ karanlık olduğunu gören çocuk, bunu anlamlandırmakta güçlük yaşayabilir. Dolayısıyla saatlerin geri alınmaması, çocukların okuldan faydalanmaları gereken en az beş saatin tamamını işlevsel olarak kullanmalarına, öğrenmenin gerçekleşmesine, odaklanmaya engel unsurlardan biridir” şeklinde konuştu.

“Toplumun ruh sağlığı elde edilecek enerji tasarrufundan çok daha önemli “

Öte yandan bu sürecin çocuklarda birçok psikolojik probleme yol açabileceğini vurgulayan Alan; “Yaz saati uygulamasının çocukların eğitimini kötü yönde etkilemenin yanı sıra, Çocuklarda kaygı ve strese yol açarken aynı şekilde ebeveynlerde de kaygı ve stres düzeyi artmaktadır. Gün ışığı psikolojik olarak daha zinde uyanmaya sebep olurken henüz güneş doğmadan uykudan uyanmak verimliliği de düşürmektedir. İşe gitmek için karanlık sokaklarda yürüyen insanların da kaygı ve stres düzeyi aynı zamanda depresif bir duygu durumuyla güne başlamaları verimliliklerini doğrudan etkilemektedir. Dünya genelinde kaygı bozukluğu ve depresyonun verimliliğe etkisi 1 trilyon dolardır. Enerji tasarrufu yapılmaya çalışılırken bu koşulları düşünmemek daha büyük kayıplara yol açmıştır. Bu karar alınırken ülkemizde ruh sağlığı alanında hizmet veren meslektaşlarımızın görüşlerinin alınmaması çok ciddi bir sorundur. Yaşanılan psikolojik sorunlar göz önüne alındığında toplumun ruh sağlığı düşünülerek alınmış bir karar olmadığı açıkça ortadadır. Dünya genelinde ruh sağlığı için ciddi tedbirler alınmaya çalışılırken ülkemizde tedbir alınmamakla beraber ruh sağlığına olumsuz etki yaratacak adımlar atılmaktadır. 2016‘da alınan bu yanlış karardan bir an önce dönülmeli insanların ruh sağlığı ciddiye alınmalıdır. Gün ışığı depresyonu engellemekle beraber mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin salgılamamıza yardımcı olur. Gün ışığına bağlı olarak saatlerin planlanması daha kaliteli bir uyku demektir. Uykusuzluğun yol açtığı birçok psikolojik rahatsızlık vardır. Yorgunluk, huzursuzluk, iş verimliliği, kaygı ve stres saatlerin bu koşullara göre planlanmamasıyla beraber bireyde görülebilecek olası belirtilerdir. Toplumun ruh sağlığı elde edilecek enerji tasarrufundan çok daha önemli bir noktadadır” dedi.(Dilan Kaynak)

Paylaş