125 cc’lik motosikletiyle Mersin’den çıktığı resim ve insan hikâyeleriyle dolu yolculuğunda Çanakkale’ye uğrayan ressam Yusuf Aydın, şehirleri ve simgelerini kendi üslubu ile yorumlayarak; takipçileri ile paylaşıyor. Aydın ile Anadolu Ressamının Anadolu Yolculuğu ismini verdiği serüvenini konuştuk.
Yusuf Bey, Mersin doğumlusunuz ve resim öğretmenisiniz. Resme olan ilginiz ne zaman başladı? Hangi üniversiteden mezun oldunuz?
8-9 yaşlarındayken İstanbul’da epeyce ünlü olan ressam Mehmet Ali Meriç’in yanında çıraklık yaptım. Benim için çok değerli ve anlamlı bir süreçti. Orada aldığım eğitim benim için hem özel hem de donanımlıydı. Çünkü önce alaylı olmak, sonrasında akademik eğitim almak çok değerli. Nitekim 90'lar kuşağında bu çok nadir. Sonrasında Konya Selçuk Üniversitesi’nde akademik eğitim aldım. 2014 yılında mezun oldum.
Ressam olmaya küçük yaşta karar verdiniz o halde...
Evet, ilkokul sıralarında bile öğretmenimin sorduğu ne olacaksınız sorusuna, ben hep ressam olacağım diyordum. Üniversiteye gittim ve mezun oldum. Sonrasında memuriyet de olabilirdi ama bana göre olmadığını düşündüm. Kendi kurallarım, kendi öğretim yöntemlerim var. Çocuklarla ilişkilerimi kendim organize etmem lazım. Dijital bir kanalda eğitim vermeye başladım. Özgür bir şekilde, istediğim zaman çalışıyordum ama işin ilginç tarafı bu sefer derslerim çok talep görmeye başladı. Amerika’dan, Kanada’dan, Berlin’den, Romanya’dan öğrencilerim oldu. Türkiye’nin her şehrinden öğrencim var. Günde 12 saat çalışma potansiyeline ulaştım. Tabii ki her şey para değil mantığını her zaman biliyordum. Bu yolculuk öncesinde 5 yıl hiç durmadan çalıştım, hafta sonları hep dağlara motor sürmeye gittim.
Motosiklet ile olan ilişkiniz ne zaman başladı? Erken yaşlardan itibaren merakınız var mıydı?
5-6 yıl kadar önce ilk kazancımla dedim ki neden bir motorum olmasın? O zamana kadar motosiklet ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Bana bu motoru satan kişi bile bu motorla şu anki gibi bir yolculuğa gidemeyeceğimi söyledi. Oysa ben bu motosiklet ile Akdeniz’i, Toros dağlarını gezdim. Hiçbir şekilde beni yolda koymadı. İnsan bir kere başladığında hiç durmak istemiyor, hep sürmek istiyorsunuz. Mesela akşam karanlığında ormanda yolculuk etmeyi motorcular pek tercih etmez ama ben dağlarda, karlı yerlerde, örneğin Sinop-Samsun arasındaki geçitte, o sislerin içerisinde sürdüm.
Resimle uğraşmak istediğinizi söylediğinizde aileniz ne tepki verdi? Ailenizde resimle ilgilenen kimse var mı?
Ailemde benden önce resimle ilgilenen hiç kimse yok ama benden sonra yeğenlerim var. Kız yeğenim üniversiteye hazırlanıyor, 11 yaşındaki yeğenim de şu an resimle ilgili. Ailemden olumsuz tepki almadım. Zaten toplum olarak aslında aynı noktadayız. Oysa sanat her şeyde var. İşinizi doğru yaptığınız aman gerçekten hiç beklemediğiniz yerlerden işler gelebiliyor. Mesela ben şu an memur olsaydım, bu yolculuğu yapamazdım, belki bu yolculuğu finanse bile edemezdim. Şu ana kadar yaklaşık 500 bin TL civarında bir para harcamışım yolculuğum için. Bu yolculuk zaten çizimlerini benim yapacağım çocuk kitaplarına dönüşecek, ulusal bir sergi olacak. Düşünsenize, Türkiye'nin her yerine gitmiş ve orada gezmiş gerçek bir seyyahın, bir ressamın yolculuğu, Çanakkale’deki Truva, Gelibolu’daki çizimler, Trabzon’daki Sümela Manastırı ve daha doğu bölgeleri de olacak yolculukta. İshak Paşa Sarayı, Ağrı Dağı gibi…
Resimde herhangi bir ekolün takipçisi misiniz?
Resimde ve hayatta öğrenme ömür boyu gelişen, değişen bir süreç. Ben bu yolculuğa başladıktan sonra Anadolu’ya odaklanmam gerektiğini öğrendim. Başkalarının teknik ve bilgilerinin farkında olup, onlardan farklı şekilde Anadolu’yu anlatabilmem gerektiğini hissettim. Ülkemizde maalesef bu bir eksiklik. Mesela ben hem bir Yörük hem de Anadolu aşağı bir insan olarak Anadolu’yu zaten çiziyordum. Bizimkisi daha çok Rönesans etkisinde, daha böyle Anadolu’nun renklerini yansıtan artistik çizgilerle olacak. Akım konusunda ben kendimi herhangi bir ekolle sınırlamıyorum. Logo prensiplerine hakim olmakla birlikte kendi logomu tasarlarken tamamen içimden geldiği gibi hareket ettim. Ben kendi kuralarımla yaşıyorum. Canım ister tarzımı daha böyle figüratif çizebilirim, hiperrealist çizebilirim. Türk kahvesi ile resimler çiziyorum, köylerden karadutlar toplayıp onlarla çiziyorum. Mardin’de doğal boya yapacağım örneğin. Yani yolculuğumuzda hem sanatı göreceğiz hem de sanatın doğduğu yerleri… Mesela Sinop dünyada ilk rengin çıktığı yer.
Buradan önce Bursa’daydınız, şimdi de Çanakkale’de… Neleri çizdiniz?
Karacabey’de Yaren leylek ile Adem Amca’yı çizdim. Sonra Çanakkale’de Truva Atı ve Gelibolu teması içeren resim çalışması yaptım. Atatürk, Seyit Onbaşı, Nusret Mayın gemisi, şehitlerimiz, Kara Fatma’yı resmettim. Çanakkale’de, Gelibolu’da çok fazla çizilecek yer var.
Çanakkale’den sonra nereye gideceksiniz?
Yolculuğum sayesinde çok güzel dostluklar elde ediyorum. Tabii ki her şey güllük gülistanlık değil ancak karşılaştığım insanların geneli hep iyi insanlardı. Mesela burada Çanakkale Motosikletliler Derneği (ÇAMOD) diye bir dernek var ve bu derneğin üyeleri ülkeyi gezmiş, farkındalıkları yüksek olan insanlardan oluşuyor. Ben de o derneğin fahri üyesiyim. Buradan sonra 2 ay kadar Bergama Kozak Yaylası’nda olacağım. Sonrasında Trakya, Doğu Anadolu, Güneydoğu ve Akdeniz'de final. Hem Çanakkale'den vazgeçemem hem de Dikili tarafındaki gün batımda denize girmekten vazgeçemem çünkü bence en güzel günbatımı Dikili’de var. Sürekli aktif olacağım bundan sonra.
Yolculuğunuzu ayrıca Instagram hesabınız olan geziocizio’dan da paylaşıyorsunuz… Tepkiler nasıl?
Mesela bana öyle mesajlar geliyor ki; o kadar güzel temenniler içerisinde ki çok mutlu oluyorum. Ülkede sanat algısı değişiyor, çünkü sanatı gerçekten herkesin elde edemeyeceğini, bunun için çaba sarf etmesi gerektiğini ve bunun da karşılığının alınabileceğini fark ediyorlar işte. Yolculuğum sayesinde inşallah bunu görecekler. Tek başıma finanse ediyorum ve ben bu yolculuğumu ulusa mal etmek istiyorum. Anadolu Ressamının Anadolu Yolculuğu sloganı tam amacını tarif eden bir slogan oldu. Tek başıma tabii ki yine mücadele edeceğim ama belki de daha büyük destekle dünyayı gezerim.
Anadolu Ressamının ikinci etap yolculuğu da yurt dışı olacak. Anadolu Ressamının Cihan Yolculuğu gibi düşünüyorum. İnternet sitem var ve şimdi altyapısını geliştiriyorum. Instagram’da Yusuf Aydın olarak aratabilirler, geziocizio olarak karşılarına çıkar. İnternet sitem için önümüzdeki günlerde bir satın alma bölümü de olacak. Bir seyyahın resimlerini satın almış olacaklar.
Mesela Truva Atına hayran olan bir insan eserin fiyatı ile değil de benim yolculuğuma katkı sunacak bir miktar ödeyecek. Zaten benim derslerim de öyledir. Şu anda ders saat ücretleri bin liraysa ben onun üçte biri ücretle ders veriyorum. Çünkü hiçbir zaman para odaklı olmadım. O yüzden de benden 3 yıl boyunca ders alan öğrencilerim var. Hiçbir kural, hiçbir protokol yok ama benimle devam ediyor. Dedikoduya dayalı bir ders yapıyoruz. Dedikodu Temelli Öğrenme Kuramı diyorum ben. Onu da çıkarttım böyle kendim uydurdum, işin esprisi tabii... Orada "tıklayarak satın al" kısmı olacak. Dövme yapmaya da başlayacağım. Dövme sanatı ülkede çok farklı algılanıyor. Artistik dövmeler yapacağım. Yolculuğumun giderlerini karşılayabilmek için dövme makinesi alacağım. Zaten yolculuğum ilerledikçe ben gitmeden, benden haberdar olacaklarına inanıyorum.
Böylelikle kendimi, tek başıma bile finanse edebilirim ama bu yolculuk sadece bana mal olur. Ben istiyorum ki ulusa mal olsun.
(HADİYE AYŞE İRİM)