1970 yılında Çanakkale’de doğan, gençlik döneminde Çanakkale basın camiasında çeşitli görevlerde bulunan; şu anda Antalya’da turizm yazarlığı, gazetecilik ve çeşitli kurumlarda danışmanlık yapan Halil Öncü’nün Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 1. Sınıf Öğrencisi olan kızı Yağmur Öncü, babası ile röportaj yaptı.
Baba-kızın keyifli röportajı ile sizleri baş başa bırakıyoruz…
1970 yılında Çanakkale’de doğan ve gençlik döneminde Çanakkale’de basın camiasında önemli görevler üstlenen, şu anda Antalya’da turizm yazarı ve gazetecisi ve çeşitli kurumlarda danışmanlık görevi yapan başarılı gazeteci Halil Öncü ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Halil Öncü’den geçmişe dönük, yaptığı çalışmaları öğrendik, yayınladığı kitabı ve her yıl gerçekleştirdiği, arşivinde bulunan orijinal “10 Kasım Atatürk’ Gazetelerinden oluşan sergisini ve yeni projeleri hakkında bilgiler aldık.
Merhaba, ben Halil Öncü. Öncelikle benimle röportaj yaptığınız için teşekkür ederim. 1970 yılında Çanakkale’de doğdum ve askerlik çağına kadar Çanakkale’de yaşadım. İşletme Fakültesi mezunuyum ama gazeteciliğe alaylı olarak başladım. Uzun yıllardır basın camiasının içindeyim.
Gazetecilik serüvenim Çanakkale’de başladı. Askerlik dönemine kadar çeşitli yerel gazetelerde çalıştım. Aynı zamanda Dardanel firmasında basın ve halkla ilişkiler biriminde görev aldım ve spor gazeteciliği yaptım. FotoSpor gazetesinin 1990’lı yıllarının başınan ortasına kadar Çanakkale muhabiriydim.
Askerlik sonrası Antalya’ya geldim ve hayatımda yeni bir dönem başladı. Antalya, turizmin başkenti olarak bana farklı fırsatlar sundu. 1998 yılında Antalya’ya taşındım ve Antalya Yatçılık firmasında basın danışmanı olarak görev aldım. Ardından gazetecilik ve basın danışmanlığı alanında birçok önemli projede yer aldım.
2000-2007 yılları arasında Kemer Belediyesi’nde basın danışmanı olarak çalıştım. Kısa bir aranın ardından tekrar aynı göreve döndüm ve toplamda 15 yıl boyunca Kemer Belediyesi’nde basın danışmanlığı yaptım. Bu süreçte birçok gazetede ve televizyonda haberlerim yayınlandı.
Turizm Dosyası, benim en önemli projelerimden biri. 1998 yılında internetin henüz yaygın olmadığı dönemde bu siteyi kurdum. O dönemde birçok kişi e-posta bile kullanmazken, ben turizme dair haberleri internet ortamında paylaşmaya başladım. Şu an da aktif olarak turizm yazarlığı yapıyorum ve Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği'nin yönetim kurulu üyesi ve genel sekreteri olarak görev yapıyorum.
Emekli olduktan sonra gazetecilikten kopmadım. Gazetecilik ruhu ancak ölünce biter. Her anımız haber olduğu için haber üretmeye devam ediyorum. Halen Turizm Dosyası üzerinden çalışmalarımı sürdürüyorum ve çeşitli kurumlara danışmanlık hizmeti veriyorum. Gazetecilik benim için bir meslekten öte, bir yaşam felsefesi. Gittiğim her yerde haber peşindeyim. Eskiden elimizde fotoğraf makineleri vardı, şimdi cep telefonları ile haber yapıyoruz. Dijital çağın getirdiği değişime ayak uydurarak daha iyi işler üretmeye devam ediyorum.
Gazetecilik benim için sadece bir meslek değil, bir tutku. Haber üretmek, olayları belgelemek, insanlara doğru bilgi ulaştırmak benim için çok önemli. İyi ki gazeteci olmuşum diyorum ve mesleğimi her geçen gün daha büyük bir heyecanla sürdürüyorum.
Antalya’ya geldikten sonra gazetecilik kariyerim farklı bir yöne evrildi. Antalya turizm kenti olduğu için doğal olarak bu alana yöneldim. İlk olarak bir otelde basın ve halkla ilişkiler biriminde çalışmaya başladım. O dönemde internet yeni yeni yaygınlaşıyordu ve patronumuz bize internet çalışmalarına odaklanmamızı söyledi. İşte o süreçte Turizm Dosyası adlı web sitemi açtım ve turizm haberleri yapmaya başladım.
Bugün Türkiye’de en eski ikinci turizm haber sitesi konumundayım. turizmgazetesi.com’dan sonra turizmdosyasi.com olarak bu alana giriş yaptım. Yıllar içinde turizm haberciliği bana çok büyük katkılar sağladı. Otel sahiplerinden turizm dernek başkanlarına kadar geniş bir çevre edindim. Yaklaşık 30 yıldır bu sektördeyim ve hala turizm haberciliği yapmaya devam ediyorum.
Zor ama bir o kadar da keyifli. Bir süre sonra bu iş hayat felsefeniz haline geliyor. Sabah erkenden kalkıp bilgisayar başına geçiyorsunuz, haberleri takip ediyorsunuz, gündemi inceliyorsunuz. Sürekli olarak dünyada ve Türkiye’de neler olup bittiğini bilmek zorundasınız.
Gazetecilik aynı zamanda toplumda bir saygınlık da kazandırıyor. İnsanlar size daha farklı bir gözle bakıyor. Her ne kadar günümüzde gazetecilik algısı biraz değişse de, mesleği hakkıyla yapan kişiler hâlâ saygı görüyor. Özellikle turizm gazeteciliği bambaşka bir keyif. Adliye, hastane gibi stresli alanlardaki gazetecilikten farklı olarak, biz fuarlara, otellere, etkinliklere gidiyoruz. Daha keyifli bir ortamda çalışıyoruz diyebilirim.
Son dönemde gazeteciliğin en büyük değişimlerinden biri sosyal medya oldu. Artık herkes eline telefonu alıp bir olayın fotoğrafını veya videosunu çektiğinde bir anlamda gazeteci gibi hareket ediyor. Örneğin, bir trafik kazası olduğunda siz olay yerine gidene kadar sosyal medyada görüntüler çoktan paylaşılmış oluyor. Bu yüzden gazeteciler olarak kendimizi daha da geliştirmemiz gerekiyor.
Ancak unutulmaması gereken şey, gazeteciliğin sadece bir fotoğraf veya video paylaşmaktan ibaret olmadığı. Doğru haber yapmak, tarafsız olmak ve detayları araştırmak gerekiyor. İşte bu yüzden gazetecilik hala çok önemli ve özel bir meslek.
Gençlere hep şunu söylüyorum: Eğer bu mesleğe gerçekten gönül veriyorsanız, işinizi severek yapın. Gazetecilik bir yarış işidir ama bu yarış tatlı bir rekabet içinde olmalıdır. Haber için mücadele etmek zorundasınız ama bu rekabeti kavgaya dönüştürmeden sürdürmelisiniz.
Sosyal medya çağında gazeteciliğin önemi değişti ancak bu, mesleğin bittiği anlamına gelmiyor. Aksine, gazetecilik hâlâ çok güçlü bir meslek. Eğer bu işe giriyorsanız, haberciliğin keyfini çıkarmalısınız. İlk haberinizi yaptığınızda alacağınız heyecan ve tatmin hissi, bu meslekte kalmanız için en büyük motivasyon olacaktır.
Kendinizi geliştirin, gündemi iyi takip edin, haberciliğin ruhunu anlayın. Eğer işinizi severek yaparsanız, gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.
Evet, özellikle Kemer’de bulunduğum süre içinde nostaljiye olan ilgim dolayısıyla bir kitap hazırlama gereği duydum. Kitabımın adı “Eski Köyden Kemer’e Anılar”.
Bu kitabı yazmaktaki amacım, geçmişte Kemer’de yaşamış insanlarla yaptığım röportajları derleyerek, Kemer’in eski halini ve onların anlattıkları anıları günümüzle buluşturup geleceğe taşımaktı. Daha önce çeşitli gazeteler için hazırladığım ve bu mecralarda yayınlanan bu anılar, Kemer’in turizm kenti olmadan önceki yaşamını gözler önüne seriyor. Kitap çıktıktan sonra beklediğimden daha büyük bir ilgi gördü. Şu anda başta Kemer olmak üzere Antalya ve birçok bölgede tanınır hale geldi.
Kitapla ilgili olarak sosyal medya hesaplarımızı açtık ve burada Kemerli vatandaşlardan eski fotoğraflar ve belgeler toplamaya başladık. Gelen fotoğraf ve belgeleri değerlendirerek ikinci bir kitap çalışması yapmayı da düşünüyorum.
Bunun yanı sıra, önümüzdeki dönemde yayınlamayı planladığım “Valizlerde Kalan Anılar” adlı başka bir kitabım da olacak. Bu kitap, turizm sektöründe yıllar içinde biriken anıları ve turizm tarihine ışık tutan özel hikâyeleri içerecek.
Sergilere gelirsek, 10 Kasım 1938 ile 1954 yılları arasında basılmış orijinal gazetelerden oluşan özel bir arşiv sergim var. Bu sergiyi her yıl çeşitli il ve ilçelerde açarak, Ulu Önder Atatürk’ü anmak ve o dönem basında yer alan haberleri insanlarla buluşturuyorum. Büyük ilgi gören bu sergiyi önümüzdeki yıllarda Çanakkale’de de hayata geçirmeyi planlıyorum. Amacım, tarihe ışık tutan bu belgeleri daha fazla insanla paylaşmak ve geçmişin izlerini günümüze taşımak. Bunun yanında Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) adına da ‘Halil Öncü ile Tatil Rotaları adında gezelim, görelim tarzında bölge tanıtımları yaptığım bir program hazırlıyorum. Bu programım da olukça ilgi çekiyor ve takip ediliyor.
(ERHAN TAYLAN)