Bursa'nın Gemlik ilçesi Kurşunlu sahilindeki uygulama sahasında yapılan testler yüzleri güldürdü. Sahildeki kum zemine uygulanan sıvı, kısa sürede katılaşarak depreme dayanıklı hale geldi. Türkiye ve Bursa'nın depreme karşı dayanıklılığını artırmak amacıyla harekete geçen Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eyübhan Avcı tarafından geliştirilen bor katkılı enjeksiyon malzemesinin uygulanması, yakın zamanda inşaat alanlarında hatta hali hazırdaki binalarda da kullanılmaya başlanacak. BTÜ ile Bursa Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokolle, Prof. Dr. Eyübhan Avcı'nın geliştirdiği bor katkılı zemin enjeksiyon malzemesi Gemlik'in Kurşunlu sahilindeki alanda farklı noktalara uygulandı. Geliştirilen ürün, BTÜ'nün ‘United States Patent and Trademark Office' tarafından tescil edilmiş ilk patenti olurken, proje ayrıca Deprem Araştırmaları Projesi çerçevesinde de destek aldı. Yerli ve milli bir proje olan bor katkılı çıktının; zemin iyileştirilmesi sürecinde oldukça hesaplı bir şekilde kullanılabileceğinin de altı çizildi.
Avcı, depremde binaların hasar almasına, yıkılmasına ve binaların yan yatmasına neden olan zemin sıvılaşmasının önlenmesine karşı yaklaşık 15 yıldan beri yürüttüğü çalışmaların sonuna ulaştı. Gemlik'te yapılacak arazi çalışmasının ardından ürünün sahada uygulanmasına ilk olarak deprem bölgelerinden başlanması planlanmaktadır. Arazide yapılacak zemin iyileştirme uygulaması ile deprem nedeniyle oluşabilecek can ve mal kayıplarının önüne geçilebilecektir. Geliştirilen bor kökenli zemin iyileştirilmesi için Türk Patent ve Marka Kurumundan (TÜRKPATENT) patent tescilini de gerçekleştirdi.
Gemlik ilçesi Kurşunlu sahilindeki uygulama sahasında kum zemini ve uygulama sonrası ortaya çıkan örnekleri gösteren Avcı, “Laboratuvar aşamalarından sonra, arazi aşaması için tam fay hattının geçtiği bölgeyi tercih ettik. Şu an üzerinde bulunduğumuz bölge sıvılaşma riskinin yüksek olduğu bir alandır. Ciddi olarak yer altı suyunun bulunduğu bölgedir. En zor arazilerden biri diyebiliriz. Bizde ortaya çıkardığımız malzemeyi en zor arazide deneyerek etkinliğini en zordan başlayarak görmek istedik. Bununla ilgili çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Arazinin tahsisinde ve ekipman desteğini Bursa Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız protokol çerçevesinde katkı sağladı. Birçok karışımı, birçok noktada deneme fırsatı bulduk. Bunları da farklı tekniklerle uyguladık” dedi.
Yapılan çalışmaların sonuna geldiklerini belirten Avcı, “Sıvılaşan zemini nasıl ortadan kaldırabiliriz diye yaptığımız çalışmaların sonucunda başarılı olduğumuzu gördük. Aldığımız karot numunelerinde de, geliştirdiğimiz malzemelerin zemin içindeki boşluklara yerleştiğini gördük. Bununla birlikte zeminin dayanma kapasitesinin arttırdığını görmekteyiz. Son aşamalarını da tamamladıktan sonra, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde sıvılaşabilir zeminlerin önlenmesine yönelik çalışmalar yaparak depremlerde oluşabilecek zararın önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bunu uygulama alanlarında tabi ki önceliğimiz Bursa olacak. Yaklaşık 1 aylık çalışmamız kaldı. Daha sonra bununla ilgili yazdığımız raporları da vatandaşlarımızla paylaşacağız” diye konuştu.
Uygulama yapılan alanda olabilecek bir depremde yüksek yıkımların meydana gelebileceği zemine sahip olduklarını belirten Avcı, “Ciddi bir şekilde, kum tabir ettiğimiz alandayız. 3 ile 10 metre arasında kum alan mevcut olduğu için sıvılaşma riski oldukça yüksek görünüyor. Buradaki hedefimiz, kum birimlere müdahalede bulunarak, o kumun sıvılaşmasını ortadan kaldırarak binaların deprem anında hasar görmesini azaltmaktır. Zemin içerisinde oluşan boşluklara ürettiğimiz malzemeyi yerleştirerek katılaşmasını sağlayacağız” şeklinde konuştu.
Son yaşanan yıkıcı depremin ardından yaptıkları çalışmanın daha da önem kazandığını ifade eden Avcı, “Kahramanmaraş, Hatay ve diğer bölgelerde çok ciddi yıkımlar meydana geldi. Bizde yaptığımız incelemelerde, özellikle Hatay'da sıvılaşma sebebiyle binaların yıkıldığını gördük. Olabilecek İstanbul depremini düşünerek, çalışmalarımız hızlandırdık. Özellikle İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi bölgelerde sıvılaşabilecek bölgelerin olduğunu biliyoruz. Buralarda da ciddi hasarların ortaya çıkacağını söylüyoruz. Geliştirdiğimiz bu malzeme ile zemin içerisine bu malzemeyi enjekte ederek bu sıvılaşma sorununu ortadan kaldırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Bu malzemenin diğerlerinde farklı olduğunu belirten Avcı, “Herkesin aklına ‘çimento veya benzeri ürünlerle yapılmaz mı?' sorusu geliyor. Ancak, çimento kökenli malzemelerin katılaşma süreleri, 24 ile 48 arasında değişiyor. Özellikle yeraltı suyu veya sıvı zeminde ise bu malzemeler dayanımını kaybetmesinin yanı sıra katılaşmaya biliyor. Biz ise, bu uyguladığımız malzemenin katılaşma sürecini zemine göre ayarlayabiliyoruz. 5 dakikada bile katılaşmasını sağlayabiliyoruz. Yeraltı suyu bulunan bir yerde, enjekte ettiğimiz zaman hemen katılaşmasını sağlayabiliyoruz. Katılaştığı için hızlı bir şekilde sıvılaşma dediğimiz sorunu ortadan kaldırıyor. Ayrıca bu sadece inşaat yapım esnasında değil, mevcut hali hazırdaki binalarda da kullanılabilecek. Şu aşamada mevcut bir binanın zemine girip onu güçlendirmeniz mümkün değil. Ancak bu malzeme ile temelden küçük delikler açarak, bu enjekteyi uygulayabileceğiz” dedi.
Maliyet konusunda bor katkılı malzemenin mevcut uygulamalara göre daha avantajlı olduğunu kaydeden, “Birçok uygulamaya göre yaptığımız önce çalışmalarda daha uygun maliyetli olacağını gösteriyor. Az katlı binalarda vatandaşların en büyük sorunu maliyettir. Onlar zemin ile ilgili fazla çalışma yapmamaktadır. Çünkü zemin iyileştirmesi yapmaya kalktığında, ev maliyetini aşıyor. Biz ekonomik çözüm üreterek, hem sıvılaşmayı ortadan kaldırarak, hem de güvenli yapılaşmalar için yol haritası çizmeye çalışıyoruz. Bu uygulama ayrıca çevre dostu olmasından dolayı da ön planda olacaktır. Çünkü, doğal minerallerden, bor katkısından imal ediliyor. Bir dönüşüm söz konusu oluyor. Doğadan aldığımızı geri vermiş oluyoruz. Çimento bazlı malzemelerde, ister istemez yeraltı suyuna karışabiliyor. Tarımsal alanlarda veya başka uygulama alanlarında insan sağlığı açısından önem araz edebiliyor” ifadelerini kullandı.
Yurt dışından malzeme ile ilgili çok sayıda mail aldıklarını belirten Avcı, “Özellikle, Amerika ve Japonya'dan ürünün kullanılabilirliği ilgili detaylar istiyorlar. İlerleyen dönemlerde de ürünün yurt dışında kullanımı ile ilgili de çalışmalarımızı başlatacağız. Şu an malzeme ile ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Çok rahat bir şekilde istenilen her yere uygulayabiliriz. Ancak ilk uygulamaları biz kendi kontrolümüzde yapmayı hedefliyoruz. Çünkü hassas bir malzeme, oranlarının teknik ve işi bilen personeller tarafından uygulanması gerekiyor. İlerleyen aşamada da profesyonel ekipler kurup, ürünün daha fazla yaygınlaşmasını sağlayacağız. Yerli ve milli malzemeyle geliştirdiğimiz için hiçbir şekilde malzeme sıkıntımız yok. Biz uyguladığımız bu teknik ile Türkiye'deki zemin sıvılaşmasından kaynaklı olayların önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bunun gibi Japonya'da farklı bir kimyasal enjeksiyon malzemesi olarak inşaatlarda kullanılıyor. Biz oradaki tekniği yerli malzemelerimizle uyguladık. Yeni bir teknik değil, yeni malzemelerle bu tekniği geliştirdik" şeklinde konuştu.
(İHA)